Filistin’de Gazze’yi kontrol eden Hamas örgütü 7 Ekim sabahı beklenmedik bir şekilde İsrail’in güneyindeki yerleşim yerlerine binlerce roket attı. Saldırıda yüzlerce İsrailli yaşamını yitirirken Gazze’ye yönelik ağır bombardımanda da yüzlerce Filistinli yaşamını yitirdi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) düzenlediği Fesane’de gerçekleştirilen “Megakentler Zirvesi”ne katılan Filistin’in Ramallah kenti Belediye Başkanı Issa Kassis bölgedeki çatışmaları Cumhuriyet’e değerlendirdi.
“BİZ ADALET İSTİYORUZ”
“Biz güçsüz taraf olduğumuzu düşünmüyoruz. Bölgede bizim hakkımız var ve biz işgal atındayız. İsrail uluslararası arenada, ekonomisinden ya da gücünden dolayı kazanacağı konumu bizi ilgilendirmez. Biz adalet istiyoruz. Adalet ilk ve son temennimiz” diyen Kassis çatışmaların temel nedeninin İsrail’in işgali nedeniyle yaşandığını anlattı.
Kassis, “İnsanların Filistin için ölmek ya da Filistin için yaşamak gibi bir seçim yapmak zorunda bırakan işgalin kendisi. Burada anahtar kelimenin adalet olduğunu vurgulamak istiyorum. Anahtar kelime barış değil çünkü barış için adalet gerekir” ifadelerini kullandı.
Hamas saldırısının bu boyutta olacağını beklemediklerin isöyleyen Kassis, “Buradaki insanlar artık umutlarını kaybetmiş. Umutlarını kaybettiği zaman köşeye sıkıştırılmış bir kedi gibi kendisini koruma içgüdüsüyle hareket eder. Filistin’in hissettiği şey tam olarak bu. Tabi ki Filistin’in askeri bir harekâtla, bir milis harekâtla kurtulacağını düşünmüyoruz. Bu aslında insanların bu konudaki iradesinin göstergesi. İsrail işgalinin bitmesini, Gazze’nin özgürleşmesini istiyorlar. On yılı aşkın bir süredir Gazze havadan, karada ve denizden bir kuşatma altında. On yıl demek bir jenerasyonun dışarıda ne olduğunu bilmeden büyümesi demek. İnsanlar kuşatmanın artık dağılmasını istiyorlar” dedi.
‘EKSTREM HİSLER DURDURULMALI’
Adalet olmadan barış gerçekleşmeyeceğini söyleyen Kassis, diyalog çağrısı yaparak şunları söyledi:
“Bir çağrım olacak olsa, insanları konuşmaya çağırırdım. Köprüler inşa etmeye çağırırdım duvarlar yapmaktansa. Duvarları yıkmaya çağırırdım. İki tarafından ekstrem hislerinin durdurmaya çağırırdım. Filistin için adalet olmazsa bölgedeki hiç kimse için adalet olamaz. 1967 yılında da bu söylenmişti, 1974’te Güvenlik Konseyinde yapılan görüşmede de bu söylenmişti. Denmişti ki, ‘elimizde bir zeytin dalıyla buraya geldik.
Bu dalın düşmesine müsaade etmeyin.’ O yüzden adalet çağrı yapardım. Adalet olmadan barışta mümkün değil. Adalet konusunda hemfikir olabiliyoruz. Barış konuştuğumuz zaman hemfikir olamıyoruz. Konuştuğumuz zayıf ve güçlü arasındaki bir barış mı? Çünkü biz güçsüz taraf olduğumuzu düşünmüyoruz. Bölgede bizim hakkımız var ve biz işgal atındayız. Adalet ilk ve son temennimiz.”